Asgari ücret, adından da anlaşılacağı üzere, bir işçiye bir aylık çalışma karşılığında ödenebilecek en az ücrete verilen addır. Her yıl bir çok devlet, asgari ücret belirlemesi yaptığı gibi bizim ülkemizde de aynı uygulama söz konusudur. Fakat bizi ülkemizde durum biraz farklıdır.
Asgari Mi Standart Mı?
Asgari ücretten kasıt, en az verilecek ücret olup, çalışanın konum ve eğitimine göre asgari ücret üzerine çıkılmak suretiyle ödeme yapılmaktadır. Ancak ülkemizdeki uygulama hiç de öyle değildir. Bugün kayıtlı çalışanların % 50'sinden fazlasının asgari ücret aldığı görülmektedir. Böyle bir durumda asgari ücretin, çalışana ödenen asgari rakamı değil standart ücreti temsil ettiği gerçeği karşımıza çıkmaktadır. Böylece asgari ücretin esasında standart ücreti temsil ettiğini söylemek, daha doğru olacaktır.
Asgari ve Standart Ücret Farkı
Asgari ücret, çalışana ödenecek en az miktar denilmek suretiyle vasıfsız çalışanlara ya da en alt kademedeki çalışana verilen ücrete karşılık gelmesi lazımdır. Olması gereken budur. Ama bugün maalesef; öğretmenlik başta olmak üzere özel sektörde çalışan bir çok vasıflı ve üniversite mezunu çalışanlara, asgari ücret ödendiği bir gerçektir. Çalışanın tecrübeli olması yahut olmaması konusunda, burada bir ayrım söz konusu değildir. Hatta asgari ücret altı ödemeler de bilinen bir gerçektir. Kayıt dışı ekonomide ise durum daha içler acısıdır.
Durum böyle olunca, asgari ücret belirlemesiyle standart ücretin belirlendiği ve tahmin edildiğinden çok daha fazla kişiyi etkilediğinin farkına varılması gerekmektedir. Aslında tüm hükümetler bunun farkındadırlar ama bu ayrımın görülmesini istemezler. Çünkü bu ayrım görülür ve bu ayrımın farkına varılır ise karşılaşılan tepki, mevcut tepkiden çok daha fazla olacağından, bu ayrımı hep perdelemeye çalışırlar.
Asgari Ücret Kimden Yana?
Asgari ücretin devlet eliyle belirlenmesi uygulaması ilk başta çalışanı korumak amacıyla ortaya çıkmış iken gelinen noktada, iş verenleri koruyan bir niteliğe büründüğü, inkar edilemezdir. Baskı ve menfaat gruplarının etkileri, iç ve dış yatırımcıların istekleri ve hazineye daha fazla yük yüklememe gibi etkenlerle asgari ücret hep, düşük tutulmuştur. Bu da asgari ücretin asla ve asla çalışandan yana belirlenmediğini ispat etmektedir.
Asgari Ücrete Zam Aldatmacası
Hiçbir zaman asgari ücrete zam yapılmaz! Bu büyük bir aldatmacadır. Altın ve dolar/euro bazında yıllık asgari ücretleri karşılaştırmak, büyük bir ekonomik yanıltma oyunudur.
Söz konusu ücret olduğunda, ücretin miktarı değil belirlenen ücretin satın alma gücü baz alınmalıdır. Asgari ücreti altın baz alınarak yıllık karşılaştırmasını yapmak, satın alma gücünü klasik perdeleme yöntemlerinin başında gelir. Altının gram yahut kilo ücreti ile satın alma gücünün hiçbir ilgisi yoktur.
Aynı şekilde asgari ücretin yıllık olarak yabancı para cinsinden karşılaştırılması da hiçbir anlam ifade etmemektedir. Örneğin ABD doları, 1900'lü yılların başında Amerikan Merkez Bankası tarafından basılmaya başlanmıştır ve bu yüzyıllık süreçte ABD doları, en az % 90 değer kaybetmiştir. İlk basıldığı yıllardaki 1 doların, bugün yaklaşık 100 doların alım gücü değerinde olduğunu, internette yapacağınız küçük bir araştırma ile görebilmeniz mümkündür.
Dolayısıyla altın, dolar, euro gibi borsa değeri olan, iniş çıkışlar maruz kalan yani hiç sabit olmayan bir değer ile asgari ücreti karşılaştırmak ve bunun üzerinden sanki satın alma gücü üzerinde bir anlam ifade ediyormuş gibi yapmak, ekonomistlerin en klasik, en basit ve hatta kitapta yazan en eski oyunudur.
Enflasyon ve Asgari Ücrete Zam Aldatmacası
Enflasyon, paranın satın alma değerindeki düşüşü ifade eder. Örneğin, sizin asgari ücretiniz 10 lira ise ve enflasyon % 50 ise sizin satın alma gücünüz, nominal olarak 5 liradır. Asgari ücrete % 40 zam yapıldığında enflasyon aynı kalsa bile sizin görünen ücretiniz 14 lira olsa da satın alma gücünüz 7 lira olacaktır. Yani zam yapılsa dahi ilk belilenen 10 liranın hep altında bir ücret verilmiş olacaktır.
Ücrete yapılan zam, enflasyon değeri kadar verilse de asgari ücretin satın alma gücü yine artmaz çünkü dünyada hiçbir devlet, gerçek enflasyon oranını yasal olarak bildirmez. Piyasada hissedilen gerçek/reel enflasyon, devletlerin ilan ettikleri enflasyon oranından hep çok yüksek olduğundan, bu gerçeklik karşısında asgari ücretin belirlenmesinde ve yıllık artışında reel enflasyon göz önüne alınmadığından, hiçbir zaman asgari ücret artmaz, yani zamlı ödeme olmaz.
Sonuç
Ekonomi bilimi, düz matematiksel bir bilim değildir. Bir çok bileşeni, çarpanı ve etkilendiği değerler bulunmaktadır. Bakkal hesabı dediğimiz düz mantıkla ekonomik verilerin analiz edilmesi, hiçbir zaman doğru bir analiz olmaz.
Bir kişinin gerçek ekonomik durumu, o anki satın alma gücüyle orantılıdır ama bundan ibaret değildir. Bireyin gider kalemlerini oluşturan ürünlerin gerçek değeri, bu ürünler üzerindeki reel enflasyon ve tahmin edilebilen/edilemeyen tüm ekstra giderler toplamı, bireyin gider kalemini oluşturur. Bu sadece gider kalemleridir. Bunun yanında bireyin eğlence, sanat, kendini geliştirme gibi insani harcamaları olması kaçınılmazdır. Gider kalemleri ve harcamalarının toplamı da bireyin ihtiyacı olan para miktarını belirlemez. Çünkü her birey yatırım, birikim gibi girişimlerde de bulunmak zorundadır. Aynı şekilde evlilik, çocuk, iş değiştirme, tatil gibi bir çok ihtiyaç, bireyin ihtiyacı olan parayı artırır.
İşte asgari ücret, yukarıdaki paragrafta belirtilen gider, harcama, ekstralar, insani ihtiyaçlar ve yatırım/birikim gibi kalemlerin toplamından ibaret olması gerekmektedir. Kaldı ki asgari ücret, standart ücret haline gelmiş ise, tüm bu kalemlerin mutlaka esnek olarak hesaplanması zorunludur. Bu bir insan hakkıdır ve her birey için belirlenen bu kalemlerin yıllık toplamı, her bireyin gayri safi milli hasıla içerisindeki yıllık payından çok çok az bir miktara denk gelmektedir.