Baskı ve Menfaat Grupları

baskı ve menfaat grupları

Kavram

Hukuk, siyaset bilimi, kamu yönetimi bölümünde eğitim alan yahut siyaset bilimi, politika bilimine giriş, genel devlet teorisi gibi dersleri alan veya bu tip konulara meraklı olan herkes tarafından bilinen bir kavramdır: Baskı ve Menfaat Grupları.

Genelde devlet aygıtına özelde hükümetlere ya da hükümet/devlet nezdinde güçlü olan odaklara (siyasi partiler gibi) baskı uygulayarak, menfaat temin etmeye çalışan grupları tanımlamada kullanılan kavrama "baskı ve menfaat grupları" adı verilir.

Kimdir Bunlar?

Geçmişte ordu mensuplarına, Papalık gibi dini kuruluşlara, zenginler (burjuvalar) için bu kavram kullanılırken, günümüzde uluslararası şirketler, think tank kuruluşları, cemaatler, tarikatlar, para babaları, medya, hatta çok takipçili sosyal medya hesapları dahi, baskı ve menfaat grubu olarak değerlendirilmektedir. Fakat, artık konu tek bir noktada toplanmaktadır: Para.

putin

Rusya Örneği

Rus lideri Putin, Rusya'nın başına gelir gelmez radikal bir karar aldı ve kendine bağlı monarklar (en karlı işleri yapan şirket sahipleri) oluşturdu. Hatta bu monarklardan bazıları kendi çıkarlarına aykırı hareket edince, kameralar önünde şirketlerine "sözleşme" ile el koydu. Böylece, yönetimini baskılayan menfaat gruplarını dize getirdi. Bunun sonucu olarak da özgür bir yönetim oluşturmayı planlıyordu ve bunda da başarılı oldu.

Post-Modern Çözüm: Kendi Baskı ve Menfaat Grubunu Yarat

Fakat, bir çok hükümet Putin kadar ülkelerinde güçlü değildi. Bunun üzerine yepyeni bir çözüm geliştirdiler: Kendi baskı ve menfaat gruplarını oluşturmak. Peki bu nasıl olacaktı?

Kendi baskı ve menfaat grubunu oluşturmak isteyen bir çok hükümet, iktidar olduklarında mevcut baskı ve menfaat gruplarıyla ilişkilerini dengede tuttular. Sonra yavaş yavaş bizzat kendi yandaşlarına hatta kendilerine ait şirketler kurarak, belli etmeden devletin kârlı ihalelerini kendilerine ait gruplara vermeye başladılar. Yeni gelişen bu şirketler, mevcut baskı ve menfaat gruplarıyla da dengeli ilişkiler kurdular. Ve şartlar olgunlaştığında hükümet, elindeki devlet gücünü kullanarak, baskı ve menfaat gruplarının geçmişteki tüm hukuksuz işlemlerini teker teker medyaya ve yargıya servis etmeye başladı. Böylece mevcut baskı ve menfaat grupları, eriyip gitmeye başladılar. Bu süreçten etkilenmek istemeyenler ise ya tüm malvarlıklarını satarak oyundan çekildiler ya da biat ettiler.

baskı

Ve artık hükümetler, kendi medyaları, kendi şirketleri, kendi para birikimleri ile diğer tüm baskı ve menfaat grubu olabileceklerle kendi alanlarında savaşabilecek yeni monarklar yaratmış oldular. Bu monarklar ne Putin'inki gibi hükümetle açıktan ilişkiye sahipti ne de hükümetin dolaylı desteği ispat edilebiliyordu. Bu monarklar aynı zamanda devlet gücünü arkalarına aldıklarından, diğer grupların bunlarla rekabet edebilme gücü sıfıra inmiş duruma getirilmişti.

Eskilerin ve Yeni Yetmelerin En Büyük Hatası: Suç

Baskı ve menfaat grubu olarak eski gücünü kazanmak isteyen ya da sisteme yeni dahil olmuş muhalif çömezler, eskisi gibi hükümetle daha doğrusu hükümet destekli monarklarla savaşamayacaklarını anlayınca, yanlış yollara saptılar. Terör örgütlerine göz kırptılar, muhaliflere destek vererek isyan hatta darbe planına kadar ileri gittiler. Ama bu onların hem başarısız olmalarına hem de suça bulaşmalarına engel olamadı. Uluslararası arenada, dış odaklardan açıktan yardım isteyen bu gafiller, kendi sonlarını kendileri hazırladılar. Ve yok olup gittiler. 

Uluslararası Boyuta Geçiş

Kendi baskı ve menfaat grubunu oluşturan hükümetlerin, daha uzun soluklu iktidarlarını sürdürdükleri, bilinen bir gerçek. Zira sanki ellerinde "Musa'nın Asası" varmış gibi kendilerine katılan herkes daha çok zenginleşiyor, daha iyi yerlere geliyorlardı. Dünyadaki bir çok hükümet, bu çıkış yolunu keşfettikten bu yana, uluslararası büyük şirketlerin de huzursuzlukları arttı. Zira bu sistemi uygulayan hükümetler, konsorsiyum oluşturarak, uluslararası arenada büyümeye başladılar. Bu dâhi hükümetler (!), hem hükümet hem de şirketler olarak ittifaklar kurdular. Bu da çok uluslu bilinen şirketleri rahatsız etmeye başladı. Yeni uluslararası şirketler ortaya çıkmaya başladı. Devlet destekli bu çok uluslu şirketler, hem kendi devletlerinin ordusuna hem de parasına sahiplerdi. Fakat klasik çok uluslu şirketlerin parası çoktu ama tek eksiği orduydu. İşte, hükümet destekli şirketlerden oluşan çok uluslu konsorsiyumlar, bu yönden avantajlı hale gelmiş oldular.

çok uluslu şirketler

Krizler

Bugün dünyada yaşanan bir çok ekonomik krizin temelinde, bu hükümet destekli şirketlerden oluşan konsorsiyumlar ile çok uluslu eski tip şirketlerin düelloları yatmaktadır. ABD'nin bugün daimi müttefiki İngiltere'den tüm altınlarını "fiziki" olarak istemesinin nedeni nedir ve bu istem nasıl bir krize sebebiyet vermiştir, bileniniz var mı? Ukrayna-Rusya savaşını finanse eden hükümetler mi yoksa hükümetler üzerinden para akıtan bu bahsettiğimiz dev şirketler mi? Esad'ın ordusu hiç savaşmadan İran'a geçip ülkeyi ABD ve bölgesel kuvvetlere terk ederken, yüz milyarlarca dolarla Esad'ın Rusya'da ofis açmasının mantığı nedir? Ve yaşanan bu Suriye krizi sonrası Suriye'nin yeniden inşasını hangi şirketler yapacak? Trump'ın "Filistinlileri Mısır gibi ülkelere gönderip, Gazze'yi yeniden inşa edeceğiz" derken, hangi şirketlere bu işi vereceğini düşünmeden bu sözü söylediğini iddia edebilen var mı?

Sonuç

Baskı ve menfaat grupları, dünyanın bir gerçeğidir. Dünyanın bir çok ülkesinde baskı ve menfaat grupları hâlâ klasik olarak hükümetlere baskı yapabilmektedirler. Ve bu ülkelerde bir siyasi parti , bu baskı ve menfaat gruplarının desteğini almadan iktidara gelememektedir. Ama bu engeli aşmayı başaran hükümetlerle yönetilen ülkeler de vardır ve bu ülkeler, gittikçe artmaya başlamıştır.

Kapitalizmin en güçlü yanı, kendi içerisinde bir çok çözümü de üretebilmesidir. Demokrasi yahut hümanizm gibi siyasi söylemlere, kapitalizm içerisinde yer yoktur. Görünürde bu gibi etik kavramlara saygılıdır ama bu saygı, gördüğünde selam verip geçmekten öte gitmeyen bir küstahlıktan ibarettir.

Bugüne kadar kapitalizmin nimetlerini yiyen uluslararası dev şirketler, bugün kendi sistemlerine entegre olmuş, yasal orduları bulunan, hükümetlerle ilişkili değil, bizzat hükümetlere ait şirketlerle karşılaşmaya başlamışlardır. Bu da büyük şok etkisi oluşturmuştur.

kapitalizm

Düne kadar her şirket kendi istihbarat birimini kurarken bugün, hükümetlere ait şirketler devletin istihbarat kurumunu rahatça kullanabilmektedirler. Yine, silahlı güç fetişisti klasik çok uluslu şirketlerin fevri girişimleri sonucu oluşturulan güvenlik şirketlerinin, devletlerin düzenli ordularını kullanan hükümet şirketlerine karşı hiçbir şansı kalmamış duruma gelmiştir. Bu rekabette dengesizlik oluştursa da sistem zaten dengesiz rekabet üzerine kurulu olduğundan, itirazlar bir anlam ifade edememektedir. 

Tarihin sonu geldi diyenlerin, kurdukları sistemle aslında yeni bir tarihe pencere açtıklarına şahit olmaları ve bugün bu sözlerinden pişmanlık duymaları, hazindir...

13/03/2025, 02:42
5722
No similar post found.