İlginç Davalar

İlginç Davalar

Tüm dünyada bir çok ilginç dava görülmektedir. Ancak bunlardan öyleleri var ki, tarihe kazınmıştır. İşte onlardan bazıları:

1- Maymun Selfie'si Davası (Naruto v. David Slater)

Aslında olay gayet doğal gelişmişti. Fotoğrafçı David Slater'in kamerasıyla, 2011 yılında Edonezya'da bir maymun kendi resmini çekti. Evet kelimenin tam manasıyla maymun, selfi yapmıştıço. Bunun üzerine hayvan hakları örgütü PETA harekete geçti ve maymun adına dava açarak, Slater'in kamerasıyla maymunun çektiği fotoğrafın telif hakkının maymuna ait olduğunu savundu. 

selfie çeken maymun

Bu davanın çok uçuk olduğu yahut hayvan hakları örgütlerinin kendi isimlerini duyurmak için bir propaganda aracı olarak yargıyı kullandıkları akıllara gelebilir ancak bu dava yepyeni bir tartışmanın kapısını araladı: İnsan olmayan bir varlık adına dava açılabilir miydi? Yani bir maymun adına hayvan hakları örgütü, dava açma ehliyetine sahip miydi? Sonuçta mahkeme, bir hayvanın telif hakkına sahip olamayacağına karar verdi. Aslında bu çok derin bir hukuki tartışma iken o dönem medya, bu davayı hayvan hakları örgütü PETA'nın bir saçmalığı olarak halka yansıttı. Davadan bir karar çıkmasa da Slater, maymunların korunması için bir bağış yapmayı da ihmal etmedi.

2- Kendine Dava Açan Mahkum (Brock v Brock Davası)

Brock bir alkol bağımlısıydı. Bir gün yine alkollü iken suça karıştı ve ceza aldı. Bunun üzerine Brock 1995 yılında, ahlaki ve dini inançlarının gereğini yapmaması ve ağır şekilde ihlal etmesi sonucunda suç karıştığı için kendine dava açtı. Bu duygusal ve tepkisel bir hareket olarak görülebilir ancak işin içinde bir kurnazlık yatıyordu. 

kendine dava açan mahkum

Yargılamanın ilerleyen safhalarında Brock, kendisine karşı açtığı davada kendi suçunu ikrar ederek 5 milyon dolar tazminatı kendine ödemeyi kabul etti ancak kendisinin mahkum olması ve cezaevinde bulunması nedeniyle bu paranın devlet tarafından kendisine ödenmesini talep etti. Dava, mantıksız olması nedeniyle hızla reddedildi ancak Brock, tüm dünyaya şunu öğretti: Kendine zarar veriyor gibi görünse de aslında hiç kimse nihayetinde kendi çıkarına aykırı bir iş yapmaz.

3- Tanrı'ya Açılan Dava (Chambers v God Davası)

Chambers, duyarlı bir aktivist olmasından öte, Nebraska Eyalet Senatörlüğü görevini yürütüyordu. 2007 yılında, dünyadaki toplu ölümler, terör ve hayat şartlarının zorlaşması nedeniyle, tüm bunların sorumlusunun Tanrı olduğunu düşünüyordu ve Tanrı'ya karşı dava açtı.

Aslında gayet mantıklıydı bu dava. Hristiyanlık inancına göre Tanrı, çok merhametliydi ve insanları o kadar çok seviyordu ki kendi oğlunu (Mesih İsa'yı) insanların yanına yollamıştı. İnsanlar oğlunu çarmığa gerip öldürseler de Tanrı, insanlara kızmıyordu. Nitekim İncil'de bunlar ayrıntıları ile anlatılıyordu. 

tanrıya dava açan adam

Hem buradan hareket ederek inancının gereğini yapıyormuş gibi bir serzenişte bulunan Chambers hem de tüm vatandaşların mahkemeye erişim hakkı olması gerektiği zorunluluğunu felsefi olarak kanıtlamaya çalışıyordu. Zira insanlar, çok basit şeyler için dava açıyorlardı ve bu kadar önemli bir davanın görülmesi gerekmekteydi. Ancak mahkeme, o tarihi kararı verdi: Tanrı'ya tebligat yapmak mümkün değildi, yapılsa dahi bunu ispat edecek bir kural yoktu ve davanın konusunun mahkemenin yetki alanını aşması gerekçesiyle davayı reddetti.

4- McDonald's Sıcak Kahve Olayı (Liebeck v McDonald'sı Davası)

Ufuk açıcı bir dava olmasına rağmen, medyada "saçma bir dava" olarak yer alan bir dava olarak tarihe geçti. 1992 yılında 79 yaşındaki Stella Liebeck, McDonald's'tan aldığı bir bardak kahve, arabadayken üzerine döküldü. Bunun üzerine Stella'nın bacaklarında yanıklar oluştu ve Stella tedavi olmak zorunda kaldı.

arabada kahveyi üzerine döken kadın

Uğradığı bu zararın giderilmesi ve tazminat almak için dava açan Stella'nın bu talebi, yine "saçma" olarak görüldü. Zira olayın tam kavrayamayan insanlar "o zaman soğuk kahve alsaydı, üzerine dökülmesinde McDonald's'ın ne suçu var" gibi basit tezlerle Stella'yı aşağılarcasına tavır takınırken Stella ve avukatı, davanın asıl nedenini, kahvenin tehlikeli derecede ve insan sağlığını olumsuz şekilde etkileyecek düzeyde olan 82-88°C olması olarak gösterdi. 

Bu aslında gayet mantıklıydı. Her kahve sıcaktır ama içiminde veya insan derisiyle temas ettiğinde zarar verebilecek derecede bir kahve sıcak olmasından öte zarar vericiydi. Bu dava, tüm şirketler için bir dönüm noktası oldu.

5- Twinkie Savunması (California v Dan White Davası)

1978 yılında California eyaletinde çok üzücü bir olay yaşandı. Dan White isimli bir Amerikan vatandaşı, San Francisco Belediye Başkanı George Moscone ve yine bir kamu görevlisi olan Harlew Milk'i öldürdü. Harvey Milk, ABD'de açık bir şekilde eşcinsel olduğunu ilan eden politikacılardan biriydi. 

twinkie yiyen mahkum

Aslında olay gayet açıktı ve White'ın, birinci derece cinayetten sorumlu olduğu açıkça ortaydı ama White'in savunma avukatı, olaya bakışı değiştirdi. Savuma ekibi, White'ın normalde sağlığına çok düşkün ve titiz bir kişi olmasına rağmen cinayetten önce bir depresyon sürecine girdiğini, aşırı dereceğe şekerli abur cuburlar (özellikle Twinkie adında kremalı kek) tüketmeye başladığını öne sürdüler. Medya bu savunmayı "Şekerli abur cuburlar tüketmek, sanıkta öldürme kastı oluşturdu" şeklinde yansıttı.

Davanın sonunda jüri White'ı "birinci derecede cinayet"ten değil, "kasıtsız adam öldürme"den suçlu buldu. İşte o gün bugündür bu tip savunmalara "Twinkie Savunması" adı verilmeye başlandı. 

12/11/2025, 11:07
No similar post found.